Red Square

Moskova / Gezmekte (I)

GeziGizi, Gezmekte, Moskova, Rusya

Moskova’nın bende çok ayrı bir yeri vardır.. Bu yazım da diğerlerine nazaran epey farklı olacak bu nedenle.. Anlatacak ve paylaşacak o kadar şey var ki bunları ancak parçalar halinde anlatabileceğim, tabii ki fotoğraflarımla dekore edilmiş bir biçimde.

Şehirlerin de insanlar gibi karakterlere hatta bir cinsiyete sahip olduğuna inanırım. Benim gözümde Moskova bir şehir değil de insan olsaydı kesinlikle bir kadın olurdu. Tahmin edilemez, melankolik, olgun ama içinde gencecik ve enerjik, hakkında birşeyler öğrenmeyi çok isteyeceğiniz, gizemli ve puslu bir geçmişe sahip, şarap gibi bir kadın. Bir masalın prensesi, kırmızılara ve altın takılarla bezenmiş bir kraliçe…

Tam olarak 1 sene yaşadığım ve yaklaşık 15 senedir aralıklarla gidip geldiğim bu şehir kimseye anlatamadığım bir şekilde benim kalbimi çaldı… Size anlatmayı deneyeyim… Belki bir nevi elimde büyüdüğünden, belki değişiminin baş döndüren hızından, belki gizeminden ve belki de en sevdiklerime yuva olduğundan bu şekilde hissediyorum..

Vdnkh Girls

Bir şehrin elinizde büyümesi ne demek 🙂 Açıkçası en iyi bu cümleyle ifade edebileceğimi hissettim. Moskova’yı ilk olarak 1999 yılında gördüm.. Sovyet rejiminden yeni çıkmış, nazlı, içine kapanık bir kız çocuğu… Herşey yavaş, herşey yeni yeni keşfediliyor…  Bir tane Mc Donalds var, cillop gibi gıcır gıcır kapitalist düzenlerinin süsü biberi, kapısında ne zaman gitsem uzuuunn kuyruklar… İnsanlar asık suratlı, sessiz, yabancılara karşı tedirgin. Dillere destan metrosuna biniyorsun, dehşet kalabalık ancak trenin raylarda çıkardığı ses dışında çıt yok, herkes kitap okuyor… Sen konuşsan, hele ki yabancı dilde, ne oluyor diye sana bakan insanlar, onlar kitap okurken ses çıkarma nezaketsizliğini gösterdiğin için rahatsız olan insanlar..

Kış günü teyzeler sokaklarda çalışıyor, ayaklarında sandaletler içinde naylon çorap üzerinde yünlü çoraplar, fakirlik… Sokaklarda reklam tabelası yok denecek kadar az, dükkanlar vitrinsiz. Alışveriş merkezi mi? O da ne? Sadece şehrin merkezinde 2 tane “devlet mağazası” Gum ile Tsum…

Ya şimdi? Her yer alışveriş merkezi, her yerde parlak ışıklı tabelalar… Metro ise o kadar sesli ki bırak kitap okumayı, kendi iç sesini duyamıyorsun… Kulaklara kulaklık mecburi eğer aksini istiyorsan… Artık kimse yüzlercesi açılmış McDonalds’ın yüzüne bakmıyor, etrafta son moda giyinmiş insanlar. Son moda dediysem tabii Rus rüküşlüğü dünyaca ünlü ve dillere destan bir olgu ama en azından deniyorlar diyelim 🙂

Gördüğüm en acıklı manzara ise o sosyalist düzen içerisinde çalışmış, ikinci dünya savaşında madalya almış bir amcanın eski üniforması ve madalyaları üzerinde, elinde ise kapitalist düzenin simgesi McDonalds bardağı ile dileniyor oluşuydu…

İşte böyle böyle, bizim kız büyüdü, heryer ışıklandı, herkes herşeyden haberdar oldu ve kızımız kabak çiçeği gibi açıldı saçıldı, akranlarından eksiği yok fazlası var artık!

Aziz Vasili dolunay Moskova

St.Basil’s yani Aziz Vasili Katedrali, Rusya’nın en bilindik sembolü. Dini bir yapıdan çok her çocuğun doğumgününde mumlarını üflemek isteyeceği cinsten rengarenk, çok katlı leziz bir pastaya benzeyen katedralin gece dolunay eşliğindeki bu fotoğrafından da hayal edebileceğiniz gibi Moskova’da Kızıl Meydan’a girer girmez gerçekten insan kendisini bir peri masalında sanıyor. Bu güzel yapı müthiş ışıklandırması sayesinde bazen geceleri gündüz olduğundan daha canlı ve etkileyici. Bu noktada Moskova Belediye’sine takdir duygularımı iletmek isterdim, sadece “St.Basil’s”i değil bütün Moskova’yı ışıl ışıl tuttukları ve kışın uzun gecelerinde geceyi neredeyse gündüz ettikleri için.

Katedralin rengarenk soğan biçimli kubbeleri Moskova’nın ve Rus Ortadoks klisesinin amblemi olarak tüm dünyaca bilinirler ve Rus Ortadoks mimarisini özel yapan da bunlardır. 10 adet kubbeye sahip katedralin kubbelerinden biri merkezde, 4 tanesi kuzey, güney, doğu ve batıyı gösterirken, diğer 4 tanesi ise kuzeydoğu, kuzeybatı, güneydoğu ve güneybatıyı göstermekle birlikte hepsi Rus tarihinde önemli yer tutan birer olayı simgelerler. Katedralin içi gezilebiliyor ama girmenizi çok tavsiye etmem, zira dış görünüşünün aksine içi çok sönük ve sade. Bende büyük hayalkırıklığı yaratmıştı.

St.Basil's moskova

Aziz Vasili Katedrali’ne nasıl kıyılınabilir bilmiyorum ama aslında bugünlere kalması da bir mucize… Çünkü dönemlerinin en sınır tanımaz liderleri olan Napolyon ve sonra da Stalin tarafından yok edilmek istenmiş bu şahane yapı. Onlara rağmen hala mucize eseri ayakta, yani yok etmek isteyen bu kadar güçlü liderler olunca, isteklerini yerine getirememiş olması bizlerin şansı oluyor.

Katedral ile ilgili resmi bilgilerin dışında size bir dedikodudan da söz etmek istiyorum.

Söylentiye göre Aziz Vasili’nin mezarı üzerine yapılan bu katedrali o kadar beğenmiş ki dönemin Rus Çarı, mimarının gözlerini bir eşini benzerini daha yapamasın diye kör ettirmiş.

Ruslara özgü böyle insanın içini ürpertici bir çok dedikodu var aslında, mesela uzaya ilk giden insan olarak kabul edilen Yuri Gagarin için de uzaya ilk giden değil, uzaydan ilk dönen insandır, denir.

Bir de uzaya ilk giden canlı var mesela “Layka / Лайка”…  Kendisi bir köpek, Sovyet Uzay Köpeği ve o bir Jack Russell, kişisel bir bilgi olarak benim Jack Russell’lara inanılmaz bir zaafım var. Hani şu “The Mask / Maske” filmindeki köpeklerden. Maalesef zavallı Layka’cık insanlık için büyük, ama kendi için talihsiz bir adım atmış uzaya ve Sputnik 2 uzay aracında hayata veda etmiş.

Kozmonot Müzesi

Uzay ile ilgilenenler için Moskova’nın kuzeydoğusunda bir Kozmonotluk Müzesi var. Kesinlikle görmenizi tavsiye ederim. Rusların uzay yolculuğu ile ilgili bir çok metaryal bulunuyor. Yedikleri, içtikleri, kıyafetleri, uzaya daha sonra gitmiş ve dönmüş köpekler Belki ve Strelki… Hepsini burada bulabilirsiniz.

Size Moskova ile ilgili herkesin bildiği, gittiği klasik yerleri de anlatacağım ama az önce sözünü ettiğim uzay müzesi gibi benim kişisel favorilerimden daha öncelikli olarak bahsetmek istiyorum. İnanın bana Rusya’da, Türkiye’de görmediğim kadar farklı müze gezmişimdir, içlerinden benim bir numaram ise Modern Tarih Müzesi. Bu, benim merakım ve tutkum olan Rusya’nın gizemli komünist tarihine ev sahipliği yaptığı için tabii ki.

Eğer sizin de Rus ve Sovyet tarihine biraz ilginiz varsa mutlaka Modern Tarih Müzesi‘ne gidin ve görün. İçinde Sovyet döneminde kullanılan dinleme aletlerinden tutun, hapislerde yazılan mektuplara kadar… İkinci dünya savaşı döneminde Auschwitz kampının mahkümlarının giydiği kıyafetlerden, savaş sonrası dönemdeki bilimsel ilerlemelere ait objelere kadar. Buranın tek dezavantajı hemen hemen bütün Rus müzelerinde ortak olan sıkıntı, yani dil problemi. İngilizce yazılar ancak çok belirli parçalarda var, bu nedenle İngilizce Rehberli tur almanızı tavsiye ederim.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s