Yazzzz geldiiii!!! Mevsimlerden yaz! Deniz güneş kumun tadını doyasıya çıkarmak isteyenler için bu liste. Tatile giderken gezinin amacına göre kıyafet, mayo, havlu vb. mutlaka yanımıza alırız da, kolayca unutabileceğiniz şeyler vardır bir de… Kendime liste yaptım sakin kafayla düşünüp, sizinle de paylaşayım dedim.
Deniz tatili için sıralıyorum….
Bir destinasyonu değil de heyecanımı paylaşmak istedim bu sefer. Dönüşte de tecrübelerimi paylaşacağım! Evet, ben ne diyorum? Biraz fazla heyecanlıyım sanırım ama zaten normalde de pek sakin bir tip kesinlikle değilim. Ben tek başıma tatile gidiyorum, ilk defa! Geç kalmış olabilirim, “ne işin var?!” da olabilirim. Bence geç bile kaldım.
Herşey evde oturup ucuz uçak bileti ararken başladı, nerde, ne zaman, ne var… Sonra inanılmaz ucuz bir bilet buldum. Hemen “sevgili” yol arkadaşımı aradım. 🙂 “Yok”… dedi… “gelemem” dedi… “Vizem bitiyor zaten o zamana” dedi. Gerçekten benim kadar yeni yerler görmeyi seven biri için bir o kadar gezmeyi seven hem de tatlılık derecesinde uyumlu bir yol arkadaşı bulmak çok önemli ama kendisiyle zaman planımız son zamanlarda hep uyumsuz. Artık bana eşlik edecek pek de zamanı yok. Bir süredir de benim kafamda bu işe bir çare bulmamın gerekliliği ile yalnız seyahat etmenin nasıl olacağı merakı dans edip duruyorlar. “Tamam” dedim bileti bulunca. “Gidiyorum ben, 2 gün bile olsa gidiyorum, Stockholm’e gidiyorum.”
Çocukken en sevdiğim çizgi filmi sorsanız size 2 cevabım olur; Çakmaktaşlar ve Jetgiller! İkisini birbirinden ayıramam. Sanırım bu ayrı devirlerin çizgi filmleri beni olduğum kişi yapıyor. Makina sesi olunca huzur bulamayan, doğaya tutkun, herşeyi illa ki dünya gözüyle görmek isteyen, dokunacağım, koklayacağım diyen ben ve teknolojiye, yeni şeylere, merak etmeye aşık ve müptela ben. Keşke deyişlerim olmuştur; şu devirde yaşasam, şu kadar yıl önce yaşasam şeklinde, ama aslında ben tam olarak içinde bulunduğum dönemin insanı olduğumu kabul ettim artık. Hem analog, hem digital. İkisine de optimum erişimi bir şekilde sağlayabildiğiniz bir devir.
İçimdeki Judy Jetson, Apple Watch‘ın çıkış haberini ilk aldığımdan beri sevinçten çılgına dönmüş durumda, dedi ki artık benim devrime gerçek bir geçiş yapıyoruz.
Temmuz 2015 itibariyle Türkiye’de satışa sunulan Apple Watch ile birlikte bir yandan da gerekliliğini sorgulamaya başladım akıllı saatlerin. Yani tam anlamıyla bir arzu objesi ama gerekli mi? Herkesin tartıştığı konu da bu zaten. İnsanlar şu anda hayatımızın merkezindeki teknolojik pek çok farklı alet olmadan nesillerdir yaşadılar ve yaşayabildiler. Bu nedenle Apple Watch da benim için akıllı telefondan, tabletten, bilgisayardan farksız. Diğer saydığım aletler zamanla nasıl yaşantımızı değiştirdi, bizi nasıl bağımlı hale getirdi kendilerine, akıllı saatler de aynı durumda olacak yıllar sonra.
Ne dedik? Sonunda kolumuzdaki saatten sevdiklerimizle konuşacağımız ve bundan vazgeçemeyeceğimiz günler geldi. Sadece konuşmak değil tabii ki, akıllı saatlerin hayatımıza girmesiyle birlikte seyahat alışkanlıklarımız da değişecek ve evrilecek.
Gezi Giz'i 