Amerika Rüyası ile ayrılmaz bir bütün değil midir uzun araba yolculukları? Çocukluğumuzdan beri filmlerde üstü açık arabalardaki güzel kadınların saç bantlarının geniş otobanlarda kayboluşunu kimbilir kaç kere izlemişizdir.

Road-trip denince ilk akıllara gelen yerlerden biri ABD olsa da Dünya’nın ilk road trip’i aslında 1888 yılında Almanya’da saatte 16 km hızla giden motorlu bir araçla Bertha Benz tarafından annesine gitmek üzere 106 km yol katedilerek yapılmış. Arabayla ilk yapılan road-trip ise San Francisco – New York arası yaklaşık 63 günde geçilerek gerçekleştirilmiş. Sonrasında da yine bu kıtada mesafelerin uzunluğundan, otobanların güzelliğinden olsa gerek road-trip bir kültür haline gelmiş. Steinback’in Amerika yollarındaki seyahatlerini kitap haline getirmesi, yine tanınan bir çok yazar tarafından yol hikayelerini içeren romanlar yazılması ve road-trip filmleri çekilmesi bu kültürü büyüten ve tanıtan unsurlar olmuş.

Benim üniversite yıllarımdan beri gezmek ile ilgili milyon tane hayalimden biri olmuştu Amerika’da road-trip yapmak. Yakın zamanda gerçekleşen bu hayalimde benim rotam Los Angeles – Las Vegas – San Francisco – Napa Vadisi şeklinde oldu.

Öncelikle Türkiye’den gidecekseniz ilk şehrinizde kalma süresini biraz uzun tutun, hatta buna göre belirleyin. Jet-Lag yüzünden 1-2 gün istediğiniz performansta gezemeyebiliyorsunuz.

Rota belirlerken http://planner.myrouteonline.com/ uygulamasını çok kullandım. Çeşitli yerler ekleyip çıkardım. Toplam kalabileceğim süreye göre en çok görmek istediğim yerleri belirledim. Başlangıç noktanızı kendiniz seçebiliyor ya da programın optimize etmesine bırakabiliyorsunuz. Bu konuda son olarak şunu söyleyeyim Road-trip yapacağım diye çok sıkıştırmayın hele daha önce görmediğiniz yerler ise, sonra gözlerinizde yaşlarla ayrılmayın.

Araba seçerken Amerika’da benzin nispeten ucuz da olsa az yakması vb. tabii ki önemli. Çok şehirli bir gezi yapacağınızı varsayarak burda en önemli şeylerden biri bagaj büyüklüğü diyebilirim. Çünkü bazen tek gecelik hatta sabaha karşılık bile konaklama ihtiyacı doğabiliyor. Bu durumda valizleri yanınıza bile almadan arabada bırakacağınız durumda gözükmemesi, ya da yerleştirirken sizi zorlamaması iyi oluyor.

Üstü açık araba; kiralamayın. Evet, hayaller Mustang olabilir ama gerçeğiniz jeep gibi bir araç olsun. Güzel havada şehir içi gezerken tamam ama özellikle çöllere doğru seyahat varsa uzun yolda bildiğiniz kafanıza aracın üstünün kapandığı yerden öyle incecik ve gıcık bir rüzgar esiyor ki, inanılmaz rahatsızlık verici. Ayrıca bagajı üstü açıldığı için mekanizmasından dolayı çok küçük oluyor.

Biz oldukça havalı convertible kırmızı Mustang’imizin küçücük bagajına sığacağız diye epey ter döktük. Eşyaları koya çıkara bagajda problem çıktı şansımıza – neyse ki – ve arabayı ücretsiz olarak aynı araç kiralama şirketinin başka bir lokasyonunda değiştirdik. Ama jeep tarzı bir araç yoktu muadil olarak o yüzden bu sefer hard top bir Mustang ile yola devam ettik. Yani aslında bu da başka bir önemli nokta; araçta ufacık sorun varsa bile ve bir bahane arıyorsanız araç kiralama şirketinizin şubesine çekinmeden gidin ve ısrarcı olun, değişim yapılabiliyor.

Sigorta; aracı kiralarken mutlaka tam kapsamlı bir sigorta yaptırın, bir muafiyet durumu olmadığından emin olun. Ne olacağı hiç belli olmaz.

Eğer uzun süreli araç kiralayacaksanız günlük navigasyon cihazı ekletmek pahalıya gelebilir. Bu nedenle hesabınızı bunu gözeterek yapın. Zaten kendi cihazınız varsa cihazınıza ABD haritası yüklü olduğundan emin olun, yoksa gitmeden yükleyin. Cihazınız yok ise de araç kiraladığınız yerde internete bağlanıp telefonunuzdan en yakın “Best Buy“ı bulup kendinize bir cihaz alın. Yaklaşık 90 dolara iyi ve bilindik marka bir navigasyon cihazına sahip olabilirsiniz.

Normal bagajınızın yanı sıra küçük bir sırt çantası içine hijyen malzemelerinizi (diş fırçası, macunu, lens solüsyonu, deodorant, vb.) temiz çamaşır ve t-shirt koymanızı tavsiye ederim. Böylece yolda durmak zorunda kalırsanız tüm bavulunuzu dağıtmamış olursunuz. Ayrıca ben uçakta dağıtılan örtülerden alıp arabada bırakmıştım. Arabada üşürseniz ya da uyumanız gerekirse rahat oluyor.

 

Yolda uykunuz gelirse hiç korkmayın bunun için 2 ayrı yöntem öneriyorum. Kısa süreli bir uyku ile atlatabileceğinizi düşünüyorsanız yollarda duracak Starbucks, Mc Donalds gibi yerler var. Bizim benzin istasyonu sıklığında olmasa da aracınızı önüne çekip uyuyabilirsiniz ya da road trip ekibi uyurken ücretsiz internetten faydalanmayı  tercih edebilirsiniz.

İkinci yöntem ise diyelim ki ciddi uykunuz var ve yatmak istiyorsunuz. O zaman yine buralara gidip booking.com‘a bağlanıp etrafınızdaki uygun fiyatlı otelleri araştırıp ayırtmayı düşünebilirsiniz. Biz Las Vegas’a ulaşacağımız gece için rezervasyon yapmamıştık casinolarda sabahlarız diye ancak o kadar yorgunduk ki Vegas’ın komşu kasabası Henderson’da geceliği oda başına 20 dolara kahvaltı dahil bir 4 yıldızlı otel bulduk. Sadece kahvaltıya bile gitsek o kadar az ödemezdik sanırım. Yani son dakika otel fırsatlarını değerlendirin.

Karnınız acıktığında yol boyunca çeşitli fırsatlar oluyor. Ben ise bayıldığım iki zincir var onları takibe almıştım. Wendy’s ve In-N-Out Burger.  Bendeki Wendy’s sevdası, en iyi arkadaşımla beraber Akmerkez’deki şubesine gide gele başlamıştı ve kapanana kadar müdavimi olduk hep. Amerika’da da o günleri yad etme fırsatı aradım ve buldum yollarda. Değdi de!

In-N-Out ise bence bir efsane. Burger mi desem, patates mi desem,  sos mu desem bilemiyorum ama eti %100 inek ve patatesleri dondurulmuş ya da önceden kızartılmış değil bu iki unsurun da lezzetine katkısı çok büyük tabii ki. Daha çok batı yakasında şubeleri var. Gitmeden siteden inceleyebilirsiniz.

Şehirlerarası yollar çok kaliteli ve sürüş keyfi inanılmaz. “Ben nasıl olsa elin Türk’üyüm, gecenin köründe hız sınırını biraz aşsam ne olacak, gideceğim yere erken varırım, zaten yol bomboş….” bu gibi düşünceleri aklınızdan hemen silmenizi tavsiye ediyorum. Hız sınırlarına uyun. Hiç ummadığınız bir anda yolunuzu bir polis aracı kesip hız sınırını ihlal ettiğinizi bildirebiliyorlar. “Yok ben görmedim, bilmiyorum, yabancıyız idare et sayın memurum” sözlerine kanmıyorlar. Dolayısıyla Amerika’ya bir daha hayatınız boyunca girmemek gibi bir düşünceniz yoksa paşa paşa cezasını ödemek zorunda kalıyorsunuz. Üstelik üzerinizde nakit var ya da yok bu hiç sorun değil. Bir form doldurmanızı istiyor polis sonra cezanız Türkiye’de ikamet ettiğiniz adresinize geliyor. Sonra size iletilen prosedürü takip ederek ödemenizi yapıyorsunuz. Cezalar oldukça yüksek dolayısıyla tatiliniz bitse dahi Amerika harcamanız bitmemiş gibi bir hisse kapılmamak için yollarda dikkatli olmak gerek.