Ben gezerken streetfood sevenlerdenim. Her öğün çok şaşalı yerlerde uzun uzun yemek yemek bana göre pek değil. Özellikle bazı şehirlerde streetfood yemekten ayrı bir keyif alıyorum, yemekleri çok güzel olan şehirlerde. Roma da böyle bir şehir, hatta sanırım bütün İtalya böyle benim gözümde.
Roma denince aklıma tek bir şey geliyor, “FORNO” yani fırınları. – yazmışım ne kadar ayıp ve obur olmuş di mi, düzeltiyorum – Roma’da pizza denince aklıma tek bir şey geliyor, “FORNO” yani fırınları. Hele iki tanesi var ki! Hazır mıyız?
Öncelikle fırın konseptinden bahsetmek istiyorum. Bu fırınlar aslında bildiğimiz ekmek ve diğer unlu mamüllerin pişirildiği yerler. En güzel kısmı ise İtalya’da buralarda pizza da çıkarılıyor olması. Upuzun pizzadan istediğiniz ölçüde kestirip, gramajına göre ödüyorsunuz. Bazılarında oturacak yer var, bazılarında yok. Hemen hemen hepsinde içecek de satılıyor.
Forno Campo De’ Fiori
Forno Campo De’ Fiori ve civarı benim hayatımda yediğim en keyifli pizzayı yememe şahit olmuş bir bölgedir. Gezici Günlük‘ün tavsiyesi üzerine denedim ve kendimden geçtim desem yeridir. Bir patlıcan sever olarak – biliyorum diyorsunuz içinizden sen neyi sevmiyorsun ama var gerçekten var benim sevmediğim ve ayırdığım yemekler sizi temin ederim ki – evet bir patlıcan sever olarak patlıcanlı pizzası favorim. Yani böyle hamuru incecik, çıtır çıtır ağzınızda sesini duyuyorsunuz. Nasıl olabiliyor bilmiyorum ama ikisi aynı anda sulu sulu bir diğer yandan da. Domatesi bol, patlıcanı tam ayarında pişmiş, tam bir lezzet patlaması. Benim için Roma’da gidilecek ilk adres burasıdır. Net. Pizzanızın yanına dolaptan buz gibi bir şişe de Peroni almayı unutmayın.
Not :Pazar günleri ve öğlen belli saatler arasında kapalı. Kesin bilgi 😦
Antico Forno Roscioli
Burası da benim sevdiğim ikinci fırın. Özellikle Buffalo Mozarella’lısını öneriyorum. Konsept yine aynı, binbir çeşit pizzasından tarttırıp hazırlatıyorsunuz, içeride oturacak yeri de var. Eğer hafif soğuksa pizzanızı söylerseniz ısıtıyorlar, çok fark yaratıyor. Bunun dışında günlük başka yemekler de var, bunları da tarttırarak sipariş edebiliyorsunuz.
Fırınlar dışında da ayaküstü yenilebilecek birşeyler var tabii ki! Mesela makarna…..
Pastificio
Açıkçası burası her gidenin tavsiye ettiği bir yer. Ben en çok konseptini sevdim. Kapıdaki sıraya aldanmayın, hızlı bir şekilde mevcut 2 çeşit makarnadan birini ve eğer orada yiyecekseniz bir bardak şarabınızı komik fiyatlara alıp yiyebiliyorsunuz. Suyunuz da ikram.
Patlıcanlı soslu olan makarnaya çok bayılmadım, diğer seçenek de domates sosluydu, o daha güzeldi. Dediğim gibi buranın konsepti güzel, İspanyol meydanının hemen yakınında. Dolayısıyla o civarda hızlı, ucuz ve salaş bir seçenek arıyorsanız tercih edebilirsiniz.
Giolitti
Dondurmaaaaaaaaaaaa diyenler buraya!! Sanırım kaç çeşit olduğunu bilemeyeceğim kadar çok çeşit var. Roma’ya gidip dondurma yemeden neden dönülmemesi gerektiğini buraya gittiğimde anladım. İlk başta kasadan kaç top istediğinize göre fiş alıyorsunuz. Resimlerde göreceğiniz gibi bence çok büyük toplar. Bakmayın bu kadar yemek yemeyi sevdiğime, porsiyonları küçük tutarak yırtıyorum obeziteden 🙂 Fişinizi aldıktan sonra upuzun bir dondurma dolabının önünde sıraya giriyorsunuz ve bu dolabın hiç bir yerinde aynı çeşit dondurma tekrarlanmıyor. Standart dondurmaların dışında, her çeşit meyveden, yemişten, bir çok çeşit içkiden ve hatta filmlere ithafen hazırlanmış dondurmalar var.
Bu kadar seçenek arasında tabii ki kafanız karışıyor ve minik kaşıklar ile tadabiliyorsunuz seçiminizden önce. Ben hindistancevizli ve oreolu olanı çok beğendiğimi söyleyebilirim. Film isimli olan karışık dondurmalardan ise 1-2 tanesini tattım, ancak çok şekerli geldi.
Ben sofra başında yemek isterim derseniz isterseniz eğer; “Roma / Sofranın Başında” yazıma göz atabilirsiniz.
NOT: Foursquare hesabımı takip ederseniz bir çok yer ile ilgili ince elenmiş sık dokunmuş olarak hazırlanmış listelerime ulaşabilirsiniz.
“Roma / Sokak Lezzetleri” üzerine bir yorum